Kimi zaman bir anne, kimi zaman bir abla, bir kardeş, bir eş konumunda olan kadınlar toplumumuzun en değerli bireyleridir. Ama ne yazık ki kadınlarımıza gereken değeri verip, onların can güvenliğini bile sağlamaktan aciz hale gelindi.

Kimi zaman bir anne, kimi zaman bir abla, bir kardeş, bir eş konumunda olan kadınlar toplumumuzun en değerli bireyleridir. Ama ne yazık ki kadınlarımıza gereken değeri verip, onların can güvenliğini bile sağlamaktan aciz hale gelindi.
Kimi zaman bir anne, kimi zaman bir abla, bir kardeş, bir eş konumunda olan kadınlar toplumumuzun en değerli bireyleridir. Ama ne yazık ki kadınlarımıza gereken değeri verip, onların can güvenliğini bile sağlamaktan aciz hale gelindi.

Gün geçmiyor ki televizyonda, gazetelerde, sosyal medyada bir kadın cinayeti, bir taciz vakası, bir yaralama, sokak ortasında en yakınları tarafından hem de kimi zaman çocuklarının gözleri önünde şiddete uğrayan kadın görüntüleri görmemiş olalım.

Kadına şiddet en çok da kadının en yakınları, kocası, kardeşi veya sevgilim dediği kişiler tarafından uygulanıyor. Kadını kendi malı gibi gören, onun bir birey olduğunu kabul etmeyen, kendi eksikliklerini kadına şiddetle örtmeye çalışan erkekler…
Kadına yönelik şiddet; fiziksel, ruhsal, sosyal, cinsel ve ekonomik açıdan zarar görmesine ve onurunun zedelenmesine sebep oluyor. 1999 yılından bugüne farkındalık yaratmak amacıyla her yıl 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü olarak ilan edilmiştir.
Birleşmiş Milletlerin global ölçekte gerçekleştirdiği araştırmalara göre her 3 kadından biri şiddetin farklı türlerine maruz kalmaktadır. Ülkemizde ise elimizde bulunan istatistikler kadına yönelik şiddetin acilen son bulması ve artan şiddet vakalarının kontrol altına alınabilmesi için; Dünya genelinde uygulanan ve ülkemizin ilk onaylayan ülkelerden biri olmasına rağmen, 20 Mart 2021 tarihli cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile çekildiğimiz İstanbul Sözleşmesi acilen yürürlüğe tekrar girdirilmelidir.
Sadece geçtiğimiz Ekim ayında 48 kadın cinayeti ve 23 şüpheli kadın ölümü gerçekleşmiştir. 2023 yılında 417, 2024 yılında ise şimdiye kadar 387 kadın katledilmiştir. Kadın cinayetlerinin ve şiddetinin en büyük sebepleri ise; boşanma talebi, ilişki ya da evlenmeyi reddetme gibi kadınların kendi hayatları için vermek istedikleri kararlar bahane edilerek gerçekleşmiştir.
Hiçbir kadın, böyle bir muameleyi hak etmiyor. Aksine her kadın, evinin, ailesinin, kendi hayatının bir emekçisi olarak el üstünde tutulup, sevilip sayılmayı hak ediyor. Kadınlar kimsenin malı, kimsenin kölesi değildir. Bir evlilik sözleşmesi veya imzasıyla kadına halkalı bir köle gözüyle bakılıyor.
Kadına yönelik şiddetin azalması için öncelikle faillere caydırıcı yaptırımlar uygulanmalı ve bu denli can yakıcı olaylar normalleştirilmemelidir. Bu sebeple 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü toplum için önemli bir gündür. Çünkü bu mücadele sadece kadınların değildir.
Atatürk ‘’Ey Kahraman Türk kadını, sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlarda yükselmeye layıksın!’’ diyerek kadınlara verilmesi gereken önemi vurgulamış ve Türk kadınının Cumhuriyetin ilanından hemen sonra dünya kadınlarından da önce birçok hak ve özgürlükleri kazanmasını sağlamıştır. Bizde bize verilen bu hakların takipçisi olup hep birlikte kadınlarımıza sahip çıkacağız. İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR.